İçeriğe geç

Ziya Gökalp neyi savunuyor ?

Ziya Gökalp Neyi Savunuyor?

Ziya Gökalp denince aklınıza hemen ne gelir? Veya daha spesifik soralım: Ziya Gökalp’i “bugünün dünyasında” bir akıl hocası olarak düşündüğünüzde, ne yapar, hangi takımla oturur, kimle sohbet ederdi? Belki de bu sorular biraz absürd, ama Ziya Gökalp’i anlamak için biraz absürd düşünmeye ihtiyacımız var! Çünkü bu adam tam anlamıyla Türk milletinin “felsefi stratejisti”ydi. Eğer Gökalp, yaşasaydı, bugünün dünyasında “Strateji, çözüm ve plan” odaklı erkeklerin en yakın arkadaşı olurdu. Ama biz, kadınların empatik, ilişki odaklı tavırları ile Gökalp’i analiz etmeye çalışacağız, çünkü o da bir yerlerde “toplumun gelişimine” dair bu iki zıt kutup arasında bir denge kurmaya çalışıyordu. Hadi bakalım, merak ettiniz değil mi? Gökalp’i daha yakından tanıyalım!

Gökalp’in Temel Savunusu: Toplum ve Medeniyet

Ziya Gökalp, Türk düşünce dünyasında oldukça önemli bir figürdür. Bir nevi, Türkçülüğün “stratejisti” olarak düşünülebilir. Düşüncelerinde, hem toplumun yapısını hem de medeniyet anlayışını ele alır. Ama buradaki vurgu şu: Bu işler boşlukta olmamalı, bir “toplum planı” dahilinde gerçekleşmeli! Gökalp, tıpkı iyi bir proje yöneticisi gibi, Türkiye’nin “modernleşme” sürecini, ancak “toplum yapısının” doğru bir şekilde şekillendirilmesiyle gerçekleştirebileceğini savunuyor. Hani, biz kadınlar ne deriz? “Her şey bir denge meselesi!” Gökalp de işte tam bunu savunuyor: Toplumun, dilini, kültürünü, geleneklerini ve hatta ekonomisini modern dünya ile uyumlu hale getirebilmesi için bir denge içinde olması gerektiğini söylüyor.

Kadınlar mı, Erkekler mi? Gökalp’ten İlişki ve Çözüm Dersi

Şimdi biraz mizah yapalım. Erkekler çözüm odaklıdır, değil mi? Düşünsel olarak strateji yapmak, olayları hızlıca analiz edip bir çözüm yolu üretmek erkeklerin işidir. Kadınlar ise… Eh, bizler biraz daha empatik ve ilişki odaklıyız. Her şeyi “bağlantılar” üzerinden ele alırız. Bunu Gökalp de savunuyor aslında. Yani, eğer Ziya Gökalp’i günümüz dünyasında bir kafeye oturtmuş olsaydık, erkeklerle, “Türk milletinin kalkınması için ne yapmalıyız?” diye tartışırken, kadınlar da “Ama bu toplumda herkesin sesini duymalıyız. Her birey farklı bir renk, farklı bir doku.” diye onu uyarıyor olurdu!

Gökalp, toplumun her bireyinin özelliklerini, davranışlarını ve kültürünü göz önünde bulundurarak bir medeniyet inşa edilmesi gerektiğini savunuyordu. Erkeklerin “plan yapalım, çözüm üretelim” yaklaşımı ile kadınların “toplumun tüm üyelerinin sesi duyulmalı” anlayışı arasında bir köprü kurmayı amaçlıyordu. Yani, kadınlar belki de doğru yerdeydiler! Her bireyi göz ardı etmeden toplumu yapılandırmak gerektiğini savunuyordu.

Dil ve Kültür: Gökalp’in Türkçülük Meselesi

Gökalp, dilin toplumu bir arada tutan en önemli bağlardan biri olduğunu savunuyor. Herkesin ortak bir dili, bir kültürel mirası paylaşması gerektiğini söylüyor. Yani, Gökalp’in düşündüğü Türkçülük, sadece bir “etnik kimlik” meselesi değil, aynı zamanda toplumsal birlik ve beraberliğin de temel taşını oluşturuyordu. O, Türk milletinin kalkınması için ortak bir kültür ve dil etrafında birleşilmesi gerektiğini savunuyordu.

Ama burada biraz “felsefi” düşünmek gerek. Eğer bugün Gökalp’le sohbet etseydik, kendisine “Dil meselesini çözdük, peki ya teknoloji?” diye sorardık. Yani, Türk milletinin teknolojik açıdan geri kalmaması, bilimde de ilerlemesi gerektiği noktasında da Gökalp kesinlikle bizimle aynı fikirde olurdu. Bu yüzden, Gökalp aslında sadece “Türkçülük” değil, bilimde, eğitimde, sanatta, ekonomide ilerleme gibi kavramları da savunuyordu.

Gökalp’in Modernleşme Anlayışı: Hem Batı’yı Hem Doğu’yu Birleştirmek

Peki Gökalp, modernleşme meselesine nasıl yaklaşıyordu? İşte burada biraz daha yaratıcı olalım: Gökalp, Batı’nın modernleşme anlayışını kabul etse de, doğal kültürel öğeleri kaybetmeden bunu yapmayı öneriyordu. Yani Batı’ya ilgi gösterirken, Doğu’nun geleneksel değerlerini de yitirmemek gerektiğini savunuyordu. Bu bakış açısı, bugün bile “globalleşme” ile birlikte kendi kimliğini kaybetmeden dünya ile entegre olma arzusunu taşıyan insanlar için ilham verici olabilir.

Sonuç: Gökalp’in Öğrettiği Birleşim Sanatı

Ziya Gökalp, aslında Türk toplumunun yeniden şekillenmesinin gerekliliğini savunurken, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerinin birbirini anlaması gerektiğini öğretiyor. Kadın ve erkek arasındaki ilişkiler gibi, toplum da bir denge içinde gelişmelidir. Gökalp, medeniyetin sadece bir “batılılaşma” değil, kendi değerlerine sahip çıkarak bir adım daha ileri gitme süreci olduğunu anlatıyordu. Herkesin bir yerden bir araya gelmesi gerektiği, geçmişi korurken geleceğe nasıl adım atılacağı konusundaki görüşleri bugün bile geçerliliğini koruyor.

Eğer Ziya Gökalp’in fikirlerini bugün tartışacak olsaydık, eminim hepimiz farklı açılardan yaklaşırdık. Peki, sizce Gökalp’in düşüncelerine dair en önemli ders nedir? Gelin, yorumlarda düşüncelerimizi paylaşalım, kim bilir belki de bir dahaki yazıda Ziya Gökalp’i de konu alırız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
302 Found

302

Found

The document has been temporarily moved.