Tapusuz Arazi Kime Aittir? Gerçekten Bizim Mi?
Tapusuz arazi. Bu kavramı duyduğumda aklıma ilk gelen şey, yazlık hayalleri kuran insanların kendilerini “bu arazinin sahibi benim” diye düşünmeleridir. Ama bir yerlerde derinlerde bir his var: Tapusuz arazi, aslında kimseye ait değildir. Ama hani bizde her şeyde olduğu gibi, bu kafa karışıklığı, kural tanımazlık ve nihayetinde “sahiplenme” isteği birleşince, işler karışır. Kısacası, tapusuz araziyi “kime ait?” diye sormadan önce, aslında bu arazinin sahibi kim olmalı, o soruyu kendimize sormalıyız.
Tapusuz Arazi: Gerçekten Sahibi Olabilir Miyiz?
İzmir’de büyüdüm. Çocukken en sevdiğimiz şey, mahalledeki boş arazilerde futbol oynamaktı. Tabii o zamanlar, o arazilerin kime ait olduğunu kimse pek düşünmüyordu. Yani evet, o arsalarda oynamak o kadar basit bir şeydi ki, “Kimse bizden önce oynamasın” diyerek sahayı sahipleniyorduk. İşin garibi, yıllar sonra tapusuz arazilerin aslında “kimseye ait olmadığını” öğrendim. Yani, o kadar yıllık futbol maçları aslında bir çeşit “kendi hakkımızı aramak” gibi bir şeydi, ama gerçek anlamda sahada kimin olduğunu kimse bilmiyordu. Peki o zaman bu tapusuz araziler kime aittir? Ya da daha doğru bir ifadeyle: “Kimseye mi?”
Tapusuz arazi, teknik olarak birine ait olmayabilir. Ancak bu durumda bu arazilerin bir sahibi yok demek de biraz yanıltıcı olur. Çünkü tapusuz arazilerin büyük bir kısmı devletin mülkiyetindedir, ama bir şekilde ya boş kalmış ya da kullanılmıyor. Durum böyle olunca, insanlar o “boşluğu” kendi aralarında dolduruyor. Arsa sahipliği konusunda somut bir belgeniz yoksa, bu araziyi “sahiplenme” durumunuz, işin içinde ne kadar sahte bir sahiplik olduğunu da gösteriyor.
Güçlü Yönler: Tapusuz Araziyi Sahiplenmek Mi, Sahiplenilmek Mi?
Biraz mizah katmak gerekirse, tapusuz araziler aslında bizim için bir nevi “yıldızlar”. Hani, o parıltılı ama erişilmesi zor şeyler var ya… Tapusuz araziler de bizim için bazen öyle bir cazibe oluşturuyor. Düşünsenize, bir araziyi satın alıyorsunuz ve sonra yıllarca üzerine tapu almak için bekliyorsunuz. “Hadi ama, verin şu tapuyu” diye içinden söyleniyorsunuz ama bir türlü o belgeyi almak mümkün olmuyor. İşin ilginç kısmı, yıllar sonra, bir şekilde “bunu sahiplendik” diyebileceğiniz o araziyi aldığınızda, aslında tapusuz araziyi gerçek anlamda “sahiplenmiş” oluyorsunuz. Çünkü esas olan “doğrudan sahiplik” değil, oradaki insanların size sağladığı “haklar” oluyor.
Biraz daha derinlemesine bakarsak, tapusuz araziler bazen gerçekten de büyük fırsatlar sunabiliyor. Özellikle kırsal alanlarda bu tür araziler, şehrin gürültüsünden uzaklaşıp doğal bir yaşam kurmak isteyenler için bir fırsat olabilir. Belki de bu yüzden, tapusuz araziye sahip olmak isteyenler arasında bir cazibe doğuyor. Bir anlamda, bu araziler “yapılacak en iyi yatırım” gibi görünebilir. Ama işin gerçeği, bu tür arazilerde sizi bekleyen uzun bir bürokratik süreç ve belirsizlikler olduğunu unutmamak gerek.
Zayıf Yönler: Tapusuz Araziyi Sahiplenmek Gerçekten Mümkün Mü?
Şimdi işin karanlık tarafına geçelim. Tapusuz arazilerin sahibi olmak, gözlemlerime göre aslında işin en zor kısmı. Bu araziler devletin denetiminde olduğunda, kimseye “bize ait” diyebilmeniz mümkün değil. Yani, bu arazilerde bir şeyler yapmak istiyorsanız, bence en büyük sıkıntıyı burada yaşıyorsunuz. Tapu olmadan o araziyi sahiplendiğinizde, birinin gelip “Burası bana ait” diyebilme olasılığı her zaman var. Ve bir gün o araziyi elinizde bir tapuyla alacak olan kişi de devletin kendisi olabilir.
Özetle, tapusuz arazilerin geleceği hakkında çok fazla belirsizlik var. Hangi devlet kurumu, ne zaman bu araziyi sahiplenir ve siz o zaman ne yaparsınız? İşte bu, gerçek bir soru. Bir diğer sorun da bu arazilerin kullanım hakkıyla ilgili. Tapusuz arazilerde, örneğin, inşaat yapmak, tarım yapmak veya başka herhangi bir şey yapmak genellikle yasaklanmış olabilir. Bu durumda tapusuz arazi, görünüşte “sahip olduğunuz” ama pratikte size hiçbir yarar sağlamayan bir şey haline gelir.
Hikayenin Sonu: Tapusuz Araziyi Kim Sahiplenir?
Sonuç olarak, tapusuz araziler konusunda işin içine biraz cesaret ve bir o kadar da bürokratik kaos girebiliyor. Kendi adıma, bu tür arazilerin “gerçekten sahip olunabilecek” şeyler olmadığı kanaatindeyim. Birçok kişi, bu arazilerin üzerindeki hakların, onlardan faydalananlar tarafından tam anlamıyla kullanılamadığını kabul etmeli. Bunu başka bir açıdan ele alırsak, aslında tapusuz arazi, yalnızca bir kağıt parçası ile yasal sahiplik kazandığında gerçek değerini buluyor.
O yüzden sorum şu: Tapusuz araziyi sahiplendiğini düşünen bir kişi gerçekten sahip olabilir mi? Yoksa bu sadece bir illüzyon mu?