Harcamak Ne Demek Argo? Bir Dostluğun, Bir Hayatın Hikâyesi
Size bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki bir yerinde kendinizi bulacaksınız, belki bir yüz aklınıza gelecek. Çünkü “harcamak” kelimesi, argo hâliyle sadece bir sözcük değil; içinde kırgınlık, pişmanlık ve biraz da gurur taşıyor. Gelin, birlikte bir hikâyenin içine girelim. Bir dostluğun, bir hayatın ve bir kelimenin anlamına doğru yürüyelim.
Bir Yaz Akşamı Başlayan Hikâye
Serkan ve Elif… Üniversiteden beri dosttular. Serkan stratejik düşünmeyi seven, her şeyin çözümünü harita gibi çizen bir adamdı. Elif ise kalbiyle konuşan, kelimelerin arkasındaki duyguları hisseden bir kadındı. Yıllar sonra aynı şehirde çalışmaya başladılar. Akşamları bir kafede buluşup hayatı konuşurlardı — ta ki o konuşmaların biri her şeyi değiştirene kadar.
O gece Serkan’ın sesi sertti: “Biliyor musun Elif, bazen insanları harcamak gerekiyor. Yoksa seni aşağı çekiyorlar.”
Elif sustu. Kafasını eğdi, kahvesine baktı. “Harcamak mı?” dedi sonunda. “Ne demek istiyorsun, bir insanı nasıl harcarsın?”
“Harcamak” Kelimesinin Argo Yüzü
Argo dilde “harcamak”, birini gözden çıkarmak, yok saymak, kenara itmek anlamında kullanılır. Bazen bir ihaneti, bazen bir soğukluğu, bazen de gururun sert duvarlarını taşır. “Onu harcadılar” denildiğinde aslında “değerini bilmediler, yok ettiler” denir. Yani kelimenin içinde bir adaletsizlik vardır, ama aynı zamanda bir kararlılık da…
Serkan bu kelimeyi stratejik bir hamle gibi kullanmıştı. Onun için “harcamak”, duygusal değil, mantıksal bir karardı. Elif ise aynı kelimenin insana dokunan tarafını hissediyordu: “Harcamak kolay, ama o insan bir zamanlar senin yanında yürüdüyse, biraz da seni taşıdıysa?”
İki Zihin, İki Yorum
Serkan erkek aklının soğukkanlı analizindeydi: “Hayatta ilerlemek istiyorsan, seni yavaşlatanları geride bırakacaksın.”
Elif ise kalbinin pusulasına bakıyordu: “İlerlemek mi, yoksa yalnızlaşmak mı diyorsun?”
O gece aralarında sessiz bir çizgi çekildi. Biri “mantığıyla harcadı”, diğeri “duygusuyla anladı.”
Bir Kelimenin Ağırlığı
Günler geçti. Serkan bir projede yükseldi, yeni çevrelere girdi. Ama bir akşam telefonundaki mesajlara bakarken Elif’in adını gördü. Eski bir mesajdı:
“Bazen çözüm üretmek değil, birini dinlemek de çözümdür.”
İşte o an “harcamak” kelimesi kulağında başka tınladı. Artık bir strateji değil, bir kayıp gibiydi. Çünkü fark etti ki bazı insanları harcadığını sanırsın, ama aslında kaybettiğin kendi insani yanındır.
Argo Bir Kelimeden Hayat Dersi
“Harcamak” argoda güçlü görünür; bir duruş, bir kararlılık gibidir. Ama derininde kırık aynalar vardır. Çünkü kimse gerçekten kimseyi “harcayamaz” — sadece kendi vicdanında bir gölge bırakır. Argo dili bazen toplumsal sertliğin yansımasıdır. İnsan ilişkilerinde duyguyu korumak zayıflık sayıldığında, “harcamak” da bir savunma mekanizması olur.
Elif’in Cümlesi
Aylar sonra bir gün Serkan, Elif’i bir sergide gördü. Göz göze geldiler. Sessizlik uzun sürdü. Sonunda Elif gülümsedi: “Ben seni harcamadım, sadece anlaman için geri çekildim.”
O an Serkan’ın boğazı düğümlendi. Anladı ki “harcamak” kelimesinin en keskin hali bile, bir kadının kalbinde yumuşayabiliyordu. Çünkü kadınlar kelimeleri değil, duyguları tamir ederdi. Erkekler çözüm bulur, kadınlar anlam kazandırırdı.
Hikâyenin Özeti: Harcamak, Harcanmamak Arasında
“Harcamak” argo olarak bir güç gösterisidir, ama aslında çoğu zaman bir savunmadır. İlişkilerde, dostluklarda, işte veya hayatta — insanlar bazen kendilerini korumak için başkalarını harcarlar. Oysa gerçek güç, “harcamadan ilerleyebilmek”tir.
Serkan o gece eve dönerken bir not yazdı: “Birini harcadığında, aslında bir kısmını da yitiriyorsun.”
Elif ise defterine şunu not etti: “Bazı kelimeler serttir, ama onları yumuşatan tek şey, hâlâ hissedebilmek.”
Ve Sen?
Şimdi sıra sende. Hiç birini “harcadığını” hissettin mi, ya da biri seni “harcadı” mı? Belki de o kelimenin içindeki gizli acıyı, kendi hikâyende yeniden tanımlama vaktidir. Çünkü bazı kelimeler, ancak yüreğinle okunduğunda gerçek anlamına kavuşur.
Son Söz: “Harcamak” Yerine “Anlamak”
Argo dünyasında “harcamak” güçlü bir kelime gibi görünür. Ama gerçek hayat, güçten çok derinlik ister. Belki de yeni dilimizde “harcamak” değil, “anlamak” kelimesine yer açmanın zamanı gelmiştir. Çünkü kimse harcanmayı hak etmez; herkes bir cümlenin, bir sabrın, bir şefkatin içinde yeniden değerlidir.